zarifsanatevi.com

Şubat 22, 2012

Evde tek çocuk kalma ve üstelik bekar olma durumu


2 abim 9 ay ara ile evlenince, evin en küçüğü olarak “Hakimiyet artık bende” diye hayaller kurmadım değil..  Ama çok yanılmışım. Çok garip haller ve durumlar içerisinde kalıyormuş insan.

Evin en küçüğü olduğunuz için hiç büyümüyorsunuz. Bu güzel ama anne ve baba için evdeki en değerli şey durumuna geçiyorsunuz. Rutin soru: Yemek masasından yeni kalmışsınızdır ve can alıcı soru gelir: “Yemek yedin mi? Doydun mu?” Devamında.. Saat çok geç oldu hadi uyusana (saat daha 22:30), üşüyeceksin kalın giy, sırtına yastık koy yoksa belin ağrır, bak reçel çok güzel, gel sohbet edelim, hadi öğlen oldu uyan (saat daha 10:00), alerjin var onu yeme bunu yeme, süt içtin mi (evet severim ama söylenince garip oluyor) vs..  Siz eve değil ev size hakim olur.

Eve gelen misafirlerin sorular hep aynı olur. Kaç yaşındasın? Okulun bitti mi? Evlensene? Sıra sende. Cevapsız sorular!. (Sıra sende ne demek yahu? Bunun sırası mı olur ki?)

Güzel yanları olan durumlarda yaşanmıyor değil. Bebek durumu mesela. Hala olmak güzel hatta çok güzel. 2 tane minik kız oradan oraya koşturuyor, koşuyor, şarkı söylüyor, dans ediyor, bağırıyor, zıplıyor, soru soruyor, çok soru soruyor, merak ediyor, daha çok soruyor, odanıza dalıp makyaj malzemelerinizi bir güzel kullanıyorlar, ağlıyorlar, hala geliyor diyorlar, susuyorlar.. Çözemediğim şey topuklu ayakkabılarımla nasıl o kadar hızlı koştukları? Hala olmak halen çok güzel. Mesela Su Bebek büyüyünce benim gibi olacakmış. (Bu arada 2 abimde küçükken benle çok uğraşırdı. Hep kızınız olsun derdim, kızları oldu.)

Sonra evlenmeden evlilik nasıl bir şey gözlemleyebilme şansına kavuşuyorsunuz. Şu anlık kararsızım. Bazen çok sıkıcı görünüyor. Hayattan vazgeçmek için. Bebek kısmı güzel ama onlarda doğduğunda tuvalet eğitimi almamış oluyorlar. Halen kararsızım.

Sonuç itibariyle evde istediğiniz yemekler yapılıyor, müzik sesini ne kadar açarsanız açın kimse karışmıyor, el bebek gül bebek durumu daha fazla yaşanıyor. Ama biri market sorununu çözmeli. Bir de kapı açma sorununu.


Halen saçımı öpen anne ve babaya sahibim. (Yüzümü küçüklüğümden beri öptürmem.)

*Bazen düşünmüyor değilim “Ya ablam olsaydı?”.

Şubat 09, 2012

Üç kuruşluk dünya


“Aslında kendimi anlatma çabası içersine girdiğim an.. Kendimden vazgeçtiğim andı..”

Sen beni dinledin. Ben daha çok konuştum.
Sen “Ama”, dedin. Ben çırpındım.

Şimdiyse..
Hepsini kenara attım. Yormadan yorulmadan.. Yüzmeyi öğrenmek istiyorum sadece..
Kararlar almadan yaşamak istiyorum..
Attığım adımları sorgulamadan..
Susmadan..
Konuşmadan..

Şu üç kuruşluk dünyada tek derdim, sabahları güneşi görmek olsun istiyorum..
Biliyor musun?
Güneş açmadığı gün..
Kuşlar, köpekler, kediler.. Çok üşüyor. 
Ve ben çok üzülüyorum.

Şubat*

Şubat 08, 2012

Berlin Kaplanı


Klasik pazartesi sinema gününde bu hafta "Berlin Kaplanı"na gittik. Genel olarak vasattı.

Almancı muhabbetlerinin bir kaçı fena değildi. Klişe olmaktan öteye gidilememiş bir film daha. Zamanınız bol ve sabrınız varsa gidip izleyin diyebilirim. 


Bu film ile Ata Demirer'i neden sevmediğimi yeniden hatırladım. 


Berlin Kaplan
5.5/10
Rexx Sineması-Kadıköy

Şubat 04, 2012

Bazen korkuyorum ya!

Şu kadarcık korkmak istiyorum.. Mesela:

-Hıçkırık tutunca annemin "böhhh" - demesi kadar..