zarifsanatevi.com

Ağustos 09, 2010

İdol olan hayatlar

Dolmuşta falan koca poposuyla insanları köşeye sıkıştırıp sanki hiçbir şey olmamışçasına safça etrafa bakan teyze kıvamında olmak!!


Bir olaydan sıyrılmanın en kolay yolu safça bakışların birleştiği ürkek ceylan duruşudur.


Tabi ki de bence!*


Lay
çatıkatı!

Ağustos 08, 2010

Lay yazdı, Skyçe kahramanı oldu..

Ben bir aralar İstanbul'da yoktum. Gittim okumaya taaa Bolu'lara. Oraya giderken çocuktum orda genç olmayı öğrendim. Öğrettim. Bilmiyorum. Çok iyi dostlarım oldu. En büyük hayal kırıklıklarımı yaşadım. Çok eğlendim. Çok gezdim. Üzüldüm bazen. Hasta olunca benim için pervane olanları gördüm. Sevdim.. Sevildim (Sanırım..) Bir sürü güzel anı topladım koydum sırt çantama.. Hüzünleri dağıttım yağan karla.. İstanbul'a dönüş Vakti geldi.. 2 yılımı bıraktım orda. Ben kendimi kaybemişken bulmaya döndüm.. Sonra "başka bir okul olsun" dedim. Bu okuma yetmez bana.. Başladım okumaya. Hayatımdaki en anlamlı dostlarımdan birini orda buldum. Hiç unutmuyorum. Okul yeni açılmıştı. Ve 3. haftada onla tanıştım. Tam karşımda oturuyordu.

- Merhaba ben leyla ama sen bana lay de. "Senle çok iyi arkadaş olucağız, hatta en iyi arkadaşın ben olacağım", dedim.

Skyçem, işte taa o günden beri hep bi adım yanımda. Elimi uzatsam hemen dokunur bana. Onla tanıştığımda gençtim.. Sonra büyüdüm o olgunluk evresine taşındık. Hayat aynı hızla akıyor bizse bazen koşuyor bazende "ne oliii yaa", repliklerini sıralıyorduk. Eskiden çok üzülürdüm ben. Ben beni kaybetmiştim. O bana -beni- hatırlattı. Sonra kremalı mantarlı tavuk yapmayı öğretti. Sonra tiramisu'yu bir çok kez öğretti ama ben unuttum. Bana yapılan tiramisuları biR güzel afiyetle yedim hep. Evinde günlerce aylarca kaldım. Her sabah kahvaltımı hazırladı. Uyhh dünyanın en süper yemeklerini yapar o. Karanlıktan korkmam için ışığı bile açık bıraktı hep.. Mezun olduk. Hep aynı dersten kaldık genelde aynı notları aldık. Neyse. Hayatımın en tatlı yanı işte bu hatun Skyçe!!.. Küçüklük hayallerimi sevdi. Mele"n"klere inandı. Gülmenin en güzel taraflarını anlattı.. Tiramisunun kakao parçacığı yaptı beni.. Bana inandı hep. Sorgulamadan. En sağlam yanım oldu.. Ve hep olmalı..

Mezun olmanın en güzel yanı ne mi!? Skyçe gibi bi hatunun hep ama hep yanımda olacağını bilmek. İşte bu paha biçilemez...

Skyçe!!! =))

Yer seni kurabiyen*

ocak 2010
mezuniyet şeysi!

Şaşıp kalıyor insan bazen..

Motorsiklet kullanırken ayağa kalkıp poposunu sallamak suretiyle pantolonunu düzletmeye çalışan apaçiyi görünce..


p.s.: Trafikte oluyor bazı bazı..




Lay
çatı!*
temmuz 2010

Bu kadar"cık"

Bu kadar basit olmalı aslında..

Bir de
Ucuz şeylerle mutlu olmalı..

Mesela,

"Kaldırımda yan yana yürüyen teyzelerin arasından hızla geçtiğimde maraton kazanmış kadar mutlu oluyorum." gibi..

Lay
çatı!?
temmuz 2010

Temmuz 13, 2010

Çekirdek çitleyen Amca'ya ithafen

Trafik kitlenince, kamyonunu yol kenarına çekip sırf bu haller için beklettiği çekirdeği çimlerin üstünde çitleyen amca.. Ama sen ne hoşsun(?) ♥♥♥

İşte ben bu amca kıvamındayım şu sıralar. Elimde çekirdek yok tabiki(!) Bütün her şey karışmış vaziyette. Ben ise çimlere yayılmış merakla bakıyorum.. Biraz eğlenceli oluyor hiç bir şey yapmadan beklemek. Oturmak popom ağrıyor biraz. Lakin özlemişim hiç bir şey yapmadan yayılmayı..

p.s.: Robot insan modundaki hayat*

Lay
ofis yazıları
13 temmuz 2010

Haziran 24, 2010

Teşbih

Mehter takımı gibi ilişkiler. 
Sanki(?). 

Lay
Çatı katı yazıları

Haziran 18, 2010

Organik dut ve karınca

Karınca yiyince dilin uyuşması gerçekmiş!. Güzelim dutların kimyasıyla oynanmasaydı mevsiminde dut yemek için kilometrelerce yol gitmek zorunda kalmazdım. Üstüne ağaca tırmanıp dutları tek tek toplamazdım. Tırnaklarım ellerim kapkara. Lakin mutluyum. Karıncalı dut. Çocukluğum film şeridi gibi. Çok mutluyum ağlama efekti falan!

Lay 
Çatı katı yazıları
haziran 2010

Haziran 16, 2010

Tam da böyle!.

Sıkıldım, boğuldum biraz da..

Ya da hepsi şımarıklık.
Uçmak isterdim ama o biraz zor kanımca..
Sadece,
işte böyle tam da böyle..

O*
İçki gibi bir şey..

Mayıs 20, 2010

Nişan törenlerinden hiç haz etmem

Tarih: Mayıs 2010
Yer: Trakya
Olay: Nişan
Kullanılan alet: Pense

Zorla da olsa bir köy nişanında buldum kendimi. En yakın arkadaşımın en mutlu günü v.s.. İçeride bir yerlerde oturuyoruz. Dışarıda müzik sesleri. 1 yaşındaki bebek dahil herkeste bir kıvırma oynama potansiyeli. Çok seviyorum böyle insanları. Ben milletle göz göze gelmemeye çalışıp dururken (malum elimden tutup zorla oynatma çabası içine girmesinler diye.), onlar olabildiğince doğallar.

Neyse geçeyim bunları..

Bu arada dışarıdan gelen "Kuru Fasulye" şarkısında kopan teyzeye buradan selamlarımı yolluyorum. ne tatlıydı.*

Karanlığın çökmesini bekledik. Sanırım orada adet öyle. Neyse saat 20:00 oldu bizde yavaştan evden dışarı çıktık. Köy meydanında bir sürü insan. Bir yandan İzmirli Taylan'dan inciler dökülüyor bir yandan da oradan oraya koşan veletler..

Nişan törenine sıra gelince, babam yüzükleri taktı. Bana da şampanyayı patlatma görevi düştü. Bir heyecan yaptım. Yüzlerce kişi bakıyor onun stresi birde açılmayan şampanya teli!* Ben ışık görmüş geyik yavrusu gibi kalmışken bir amca yetişti. Ben açarım oldu. Amcaya bak gözüne tutma, tıpası fırlıyor bla blaaası yaparken amca hızlı bir şekilde penseyi cebinden çıkardı. Gözlerini kısıp yan tuttuğu sigaranın esrarengiz havası ile o teli çevirmeye başladı. Tel koptu tıpa fırlamadı. Herkes bize bakıyor. Babamın rezil ettin bizi bakışları falan. Ben amca tıpayı parmağınla fırlat dememe kalmadan, amcanın kafayı sıyırıp geçen tıpa gökyüzünde bir yerlere fırladı gitti. Şampanyadan sadece çıkan ufacık beyaz köpük dolayısıyla dumur olmamızda yanımıza kar kaldı sanırım..

Bir nişan töreni de kazasız belasız atlattık. Çok şükür =)

p.s: Şampanyayı pense ile patlatmaya çalışan amcaya koca bir alkış!! =) Patlattı ya, ona da şükür
Oha! Şampanya mı kaldı, görgüsüzlük diyenlere de ayrıca selam ederim.

Lay
Çatı katı yazıları
17 Mayıs 2010

Mayıs 19, 2010

Pazar günü sendromu

İp atlarken düşmeyi özledim ben.. Freni olmayan bisikletimi.. Işıklı ayakkabımı giyince kendimi uzaylı hissetmeyi.. Alt komşumuz Canan'ı özledim.. Bakkaldan leblebi tozu alıp onla boğulmayı.. Sekseğin 8 ile değil 40 ile oynandığı zamanları.. Yakar topun bana çarpıp yakar top olmanın hakkını vermesini.. Tanımadığım teyzelerin sıcak poğaçalarını.. Sepetle sokağa salınan soğuk suları.. Merdiven altlarında yenen öğlen yemeklerini.. Oyun arkadaşlarımı.. Her seferinde küsüp ertesi gün neye küstüğümü hatırlamadığım arkadaşlıkları.. Sanırım ben, ben olmayı özledim..

Ahh yine 8 yaşında olsam ya =)

Bak artık büyüdüm.. Bu kelimeyi hiç sevemedim.. Koca kız olmuşum.. Arkadaşlarım var yine.. Ama küsülünce ertesi gün yerine başkasının geçebileceği arkadaşlar.. Sıkı dostlarım var.. Sayıca oldukça azlar.. Her geçen gün azalıyorlar.. Elimde karakalem yerine tükenmez kalem.. Yazdıklarım yaptıklarım gibi silinmiyor..

Ahh..

Özlüyorum.. Belki de bu yüzdendir, yarını merak etmiyorum.. Ne yani güne$ daha parlak olunca bu kasım sabahında ip atlamak için sokağa mı, çıkacağım.. Hava sıcakmış diye sevinme nedenlerim bile değişti.. Hava sıcak.. O zaman hadi ben pazar kahvaltısı yapayım.. Bak bir tek bu değişmedi.. Halen bütün aile her pazar sabahı beraber kahvaltı yapıyoruz.. Çizgi film bulursak eğer abimlerle yaşımıza bakmadan izliyoruz.. Evin en küçüğü olmak harikulade..

Güzel pazarlar ki sana Lay!! =)

Lay
Çatı Katı Yazıları
Kasım 2008

Ders arasında solaryum

Öğlen 13:00' deki dersi kaçırmış, -hadi sınıfa ne gireceğim, kapıyı çalıp izin isteyemem diye gurur yapıp- malum arkadaşımla (skyçe) bahçede diğer dersi bekliyorduk.
— Güneşte pek güzel yakıyor diye saçmalıyorduk. Hatta geçen yaz bahçede otururken nasıl amele yanığı olduğumuzu anlatıp öyle kendi çapımızda gülüyorduk=)-
Sonra birden hareketlenen 5 kişilik gruba gözümüz takıldı,
— Kulak misafiri bile olduk.-
Diyalogları aynen yazıyorum içimde kalır yoksa maazallah (doğru yazdım sanırım) :

1.kişi: Nereye gidioosunuz yaf?
2.kişi: Kanka kızlar solaryuma gidicekmiş.
1.kişi: Eee taksiye atlasınlar
2.kişi: Kanka ders arasında götürüp getireyim şunları.
1.kişi: Tamam kanka arabanın anahtarı sende götürüver.
3.kişi: Yaaa oğğğğlummm süfersin sen, muck yaptım sana bak gelcek şimdi yakala..

Yorumsuz.. Çünkü bunları duyduktan sonra arkadaşımla ben bir süre bilincimizi kaybettik!! (Özel okul iyi hoşta anam bu tipler beni çok kasıyor artık.)

Lay
Üniversite Bahçesi Anıları
Mart 2008

Nutella'lı rüya gördüm ben

Son günlerde acayip rüyalar görüyorum.. Böyle yaratıcı rüyalar benimki.. Mesela geçenlerde rüyamda midye dolma üreticisiydim. Harbiden internet sitem bile vardı. Siparişleri oradan alıyordum ve kebap gibi evlere servis yapıyordum.. (aslında iyi fikir, kendi işimi yapmak istemişimdir hep=) Neyse konu bu değil, diğer rüya..

Dün gece gördüğüm rüya daha enteresandı.. Oyuncaklarla dolu bir yerdeydim. Hımm, her yer çikolata kokuyordu.. Sonra gözlerim raflara takıldı.. Nutella evet Nutella vardı. (bunun neresi acayip derseniz) Ufak tüplerde satılıyordu. Kavanoz alıp kaşıklama derdim sona ermişti. Bir heyecan yaptım ki, aldım ve afiyetle yedim. Çok güzel bir duyguydu.. Nutella ağzıma akıyordu =) (ooff)

Düşündüm de Nutella tüpte satılıyor mu? Satılmıyor sanırım ya da ben görmedim ama yetkililere sesleniyorum. Benden size fikir Nutella’yı tüpe doldurun okulda, yolda, bisiklet sürerken, sevgiliyle buluştuğumda Nutellayı istediğim her an yiyeyim yahu!!! =)

Lay
Çatı Katı Rüyaları
Nisan 2008